Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Cumartesi, Temmuz 02, 2011

Kapattım kendimi ıssız, sessiz kuleme...

Bilinçaltım bu ara çok acayip çalışıyor.
Normal aslında böyle olması biliyorum ama, kendimden korkuyorum.
Bilinçaltımın beni darmadağın etmesinden korkuyorum.
Yapmak istediğim şeyleri gerçekten yapmak istediğimden emin olamıyorum.
Ya diyorum, bu bilinçaltımın bir oyunuysa bana, ki genelde öyle çıkıyor.

Zaten şu ara kalbimle beynim savaş halinde.
Kalbim iyi şeyleri hatırlıyor, üzülüyor; beynim "saçmalama" diyor.
Savaşıyorlar.
Kim galip gelicek belli olmasa da kaybeden her şekilde ben olacağım.
Bu yenilgiyi atlattığımda ya beyinsiz olup kafayı yicem, ya da kalpsiz kalıp aşkta tövbe edicem...
Ki ettim zaten.
"Aşk" kavramı benliğini yitirdi bende.
Kendimi kapatmak istiyorum sessiz bir kuleye, giremesin içeriye hiçkimse.
Kendim olmalıyım uzunca bir süre...

Tam demiştim ki, toparlandım, yaralarımdan arındım, yeni bir heyecana hazırım...
O da; kursağımda kalmasını bir yana bırakırsak, beni daha da derinden yaralayıp bıraktı köşemde.
Şimdi bir öncekinden daha da derin yaralarımı sarmak için yine "zaman" kavramına sığınıyorum...
Daha derin çünkü, bu sefer hiç beklemediğim bir anda yere çakıldım.
Bu sefer, gülerken ağlamaya başladım...
Bu sefer psikolojim darmaduman.
Bu sefer ne beynim var ne kalbim...
İkisi de yaralı...
Can çekişen bir halde nefes alıyorum sadece...
Ve hayır, istemiyorum biri gelsin beni kurtarsın.
Kendi kendimi ben kurtarmalıyım ki, yine böyle bir durum olduğunda daha güçlü olabileyim.
Beni birilerinin kurtarmasına alışırsam bunu hep beklerim ve o zaman, ilerde birgün kimse gelmediğinde çok daha derinden yaralanabilirim.
O yüzden, kendi kendimi iyi edebilmek adına savaşıyorum kendimle.
İşte tam bu yüzden, kendimi kapatmak istiyorum ıssız bir kuleye...
Kendi ruhumun sesini dinleyip onunla dertleşmek, onun yaralarını sarıp iyi etmek istiyorum...

Ve onun bana yaptığını başkasına yapmamak adına, önce tamamen iyileşmeden, o kuleden çıkmak istemiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder