Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Cumartesi, Şubat 26, 2011

Bir Garip Korku Sardı Bedenimi...

Bu aralar bu melankolim bitmek tükenmek bilmiyor.
Oysa ki kendi kendime neden olduğumu bildiğim halde, engel de olmuyorum kendime.
Neden peki?
Neden kendime işkence etmeyi seviyorum?
Ve şu ara boş olan kalbimi doldurmak için neden saçma sapan hayallere dalıyorum acaba?
Belki de benim yalnızlığa göğüs germe şeklim bu.
Bilmiyorum.
Ama bu kendi kendime kurduğum hayallerden de sıkılmaya başladım artık.
Elle tutulur, gözle görülür, imkanlı şeyler istiyorum artık.
Yetti canıma yani.
Komik bir durumdayım aslına bakarsan.
Belki de psikolojik desteğe ihtiyacım var.
Olabilir yani aslında.
Kendi kendime mücadele etmeye çalışıyorum kendimle ama, yeterli olduğumu sanmıyorum kendime.
Kendi kurduğum hayallerin hayal olduğunu bile bile onlara sımsıkı sarılıyorum ve uyandığımda hayat normal devam ederken iç dünyamda ben hayallerimle yaşıyorum.
Dışarıdan baksan, anlamazsın benim iç dünyamda kopanları.
Sana öyle mantıklı cümleler kurarım ki dünyada olduğuma inanırsın.
Oysa içimde ben öyle bir yerdeyim ki.
Her gün bambaşka bir dünyadan merhaba diyorum kendime.
İlk defa bu kadar çok kaptırıyorum kendimi hayallerime ve bu beni korkutmaya başladı artık.
Küçüklüğümden beri ben kendimce hayaller kurar onlarla yaşardım.
Ama bu aralar cidden fazlalaştılar.
Acaba hayatımın en yalnız olduğum dönemi mi bu?
O yüzden mi bu kadar çok ihtiyaç duyuyorum hayal kurmaya?
Bilemiyorum.
Sadece artık kendimden de korkuyorum!...

Çarşamba, Şubat 23, 2011

Bir hayalim vardı ama...

Çok fazla hayal kuruyorum farklı farklı şeylere dair.
Hiç birinin gerçek olma ihtimali olmadığını bile bile.
"Bari" diyorum, "bari hayallerimde mutlu olayım, istediğim olsun."
Sonra bu hayallerle uykuya dalıyorum.
Uyandığımda hiç bir şey olması gerektiği gibi değil.
Hayallerim rüyalarımda kalmış.
Onlara asla ulaşamayacağımı bir daha, acı bir şekilde anlıyorum.
Canım yanıyor yine.
Uykularım kaçıyor.
Hayallerime sarılıyorum.
Gerçek bir şeyler yaşamaya ihtiyacım var sanırım bu aralar.
Ama ben gerçekliğini kaybetmiş hayallerime sığınıyorum.
Sadece onlarla yaşıyorum...

Pazartesi, Şubat 21, 2011

İçimde kanayan bir şeyler varmış hala...

Kendi kendime yapıyorum her ne yapıyorsam aslında ben.
Mesela hiç gerek yok şuanda slow müzikler dinleyip depresyona girmeye değil mi?
Yok ama dinleyeceğim illaki.
İlla canımı yakacağım boş yere.
Aslında hiç gerek yok böyle şeylere ama işte istemsizce elim gidiyor bu şarkıları çalmaya.
Gözyaşlarım da istemsizce akıp gidiyor, tutamıyorum.
Mesela resimlere hiç bakmadan sildim.
Mesela şarkılarımızı hiç tekrar dinlemedim.
Benim için yaptığı besteleri bir daha bulamayacağımı bile bile son bir kez olsun dinlemeden sildim.
Onun için yazdıklarımı, ona hitaben yaptıklarımı son kez incelemeden sildim.
Geri dönüşüm kutusuna bile atmadan.
Canım yanıyor hala bazı şarkıları dinleyince.
Mesela onları açmıyorum asla.
Duydum mu kaçıyorum o ortamdan.
Tv'de çıksa kapatıyorum.
Bana onu anımsatacak çoğu şeyden kaçıyorum.
Ayrılığı ben istedim.
Huzurluyum.
Ama hatıralarımdan kaçamıyorum.
Onu beynimden tamamen silemiyorum.
Hiçbir şeyi tamamen beynimden atabilmiş değilim.
Hala şarkıların sololarına dikkat ediyorum.
Hala klasik gitar seslerini ayırt ediyorum.
O kadar çok şarkıda anı var ki.
O kadar çok şarkıda ondan bir parça var ki.
Sanırım sandığımdan daha zor olacak bu unutma işi.
Uzun zamandır sadece yabancı müzik dinliyordum daha az anısı var diye.
Son bir haftadır türkçe dinlemeye başladım.
Canımın bu kadar çok yanacağını tahmin etmemiştim.
Yanacaktı elbet bunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum...
Bu aralar çok fazla anı canlanmaya başladı bunu kabullenemiyorum.
Unutmalıyım artık bir çok şeyi ama silinmiyor işte.
Kötü değildi ki çoğu şey.
Belki de kötü bir şekilde bitseydi şimdiye çoktan unutmuş olacaktım.
Severken ayrılmak ondan bu kadar acıymış anladım.
İşin garip yanı ayrıldık diye üzülmüyorum.
Neye üzülüyorum ben de bilmiyorum.
Anıların fazla olması belki de canımı bu kadar çok yakan.
Bilmiyorum.
Bu aralar hayatıma anlam katan bir şarkıyla kapatmak istiyorum bu yazıyı da..




Cuma, Şubat 18, 2011

Canı çok sıkılan insan profili...

Bilgisayarım tamirdeyken hep bir şeyler yazmak istedi canım. Oysa şimdi bilgisayarım döndü ama benim yazacak cümlelerim yokmuş gibi hissediyorum. Bazen içimde çok şey biriktiğini hissediyorum. Oysa şimdi öyle bomboş ki içim. Ne istediğimi bile bilmiyorum. Ruhumu dinlendirmeye başlayalı 2 ay oldu neredeyse ama hala çok yorgun hissediyorum kendimi. Hiç dinlenmiş gibi hissetmiyorum. Yapmak istediğim çok şey var. Kafamda kurduğum çok şey var. İcraata bir türlü geçemiyorum! Bazen ruh halim buna müsaade etmiyor, bazen de ekonomik durumum. Öyle işte. Can sıkıntısı başa bela...
(Amma çok "hissettmek" demişim şu ufacık yazı içinde. Anladım ben çok şey hissediyorum bu aralar.)

Pazar, Şubat 06, 2011

Herhangi bi başlık aklıma gelmedi şu anda...

Aslında kafamda o kadar çok şey var ki yazmak istediğim, ama bir türlü elim klavyeye gidip de cümle oluşturamıyor. Neden bilmiyorum kelimeleri toparlıyamıyorum. Canım sıkılıyor, içim sıkılıyor ama hiç bişey yapmak gelmiyor içimden. Okul açısından çok kritik bir dönemdeyim, stres hat safhada. Diğer yönden zaten karman çorman bi haldeyim. Yani kısacası bombok bi haldeyim. Bunalıyorum. Bişeyler yapmak istiyorum ama kalkıp da bişi yapmıyorum. Sadece oturuyorum mal mal. Beni bişeyler yapmam için teşvik etmeye çalışan arkadaşlarımı da redediyorum. Gitmiyorum. Gidesim mi gelmiyo, üşeniyo muyum bilmiyorum. Saçma sapan bi haldeyim yani. Bu yazıyı da neden yazdım bilmiyorum. Ama biraz içimi dökmek istedim heralde. Çok sıkılıyorum ve sıkıntıdan kurtulmak için hiç bişey yapmıyorum. Sadece bekliyorum, neyi bekliyosam artık...
Öyle işte...