Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Perşembe, Ağustos 04, 2011

Ağustos gelir, belki de hayat yenilenir...

Yeni aya yeni yazılar lazım...
Temmuzun bunalımını üstümüzden atmak lazım...
Aslında bunalımım bitti büyük ölçüde.
En azından artık canım eskisi kadar çok yanmıyor.
Hala rüya görüyor olmak canımı sıkan tek şey şu günlerde.
Rüya görmeyi de engelleyebilirsem belki her şey daha güzel olacak.
Ya da bambaşka şeyler düşünürken aklıma onunla ilgili saçma sapan alakasız anılar gelmese mesela.
Kafamı başka şeylere yöneltebilmek adına neredeyse bütün gün "House" izliyorum.
Gün içerisinde House'dan başka bir şey kafamı meşgul etmiyor olsa da, kafam yastığa gidince, rüyalarımda House'un yanında ne işin var be adam?
Yani ne alakasınız?
Bilmiyorum.
Bilinçaltım beni zaten sevmiyor.
Bir de saçma sapan rüyalar göstererek, gereksiz anıları hatırlatarak beni öldürmeyi planlıyor sanırım.
Bu arada değişik değişik şeylerin farkına vardım.
Mesela, arkadaş olduğun, dertleştiğin ne bileyim kendinle ilgili özel şeyler paylaştığın birine aşık olmak iyi bir şey değilmiş.
Bu ilk defa başıma gelmişti, muhtemelen de son olacak.
Zira aşık olduğun adamı kaybettiğinde, arkadaşını, dostunu da kaybetmiş oluyorsun.
Kaybın x2 yani.
Belki de bu sürecin bu kadar uzun olmasının nedeni bu.
Bilmiyorum.
Ama bunalımda değilim artık.
Sadece artık aklıma geliyor olmasından sıkıldım, bu.
Bir de alakasız alakasız şeyleri kafama takmaktan sıkıldım.
Bambaşka hayaller kurarken hayallerimin ortasına anılarıyla dalmasından sıkıldım.
Bu.
İsyanım tamamen bu.
Onun haricinde iyiyim sanırım ben.
Hayaller ve rüyalar bittiğinde daha da iyi olacağımı biliyorum.
O yüzden de çok da korkmuyorum.
Zaman illa ki geçirecek bir şeyleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder