Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Cuma, Haziran 18, 2010

Hatalar...

Her şeyden habersiz sessizce yolda ilerlerken, birden bire bir şey anımsadı.
Bir şeyler ters gitmişti. Bu yola neden çıktığını hatırladı.
Her şeyin başladığı yere geri dönüyordu.
Kaçıp gittiği yere tekrar geri gidiyordu.
Yaptığı hatanın bedelini artık ödemesi gerekiyordu.
Kaçarak iyi yapmadığını şimdi çok daha iyi anlıyordu.
Neden bu yolu seçtiğine şimdi bir anlam veremiyordu.
Oysaki o zaman bu seçenek ona çok doğru gelmişti.
Şimdi fark ediyordu ki bu aslında hiç de iyi bir seçim değildi.
Her şey ardında yitip bitmekteydi.
Tekrar geri dönüşü olmayan bir yola girmişti.
Kaçtığı her şey artık dimdik ve daha güçlü olarak karşısındaydı.
Eve geri döndüğünde yüzleşecekleri onu korkutsa da, artık yola çıkmıştı bile.
Onu vazgeçirebilecek hiçbir şey ortada kalmamıştı.
O artık yeni yolunu seçmişti.
Sakince son üç adımını attı.
Kapıya gelmişti.
İçeriden bağırışlar geliyordu.
Kalabalık ağlıyordu.
Geç kalmıştı.
Yetişememişti.
Kapıyı hiç çalmadan geri döndü.
Ne tarafa gittiğini bilmeden, umarsızca koştu.
Ağlıyordu.
Gözyaşları koşma hızıyla yarışıyordu.
Geç kalmıştı.
Yanlış kararlarının bedeli onu sonsuza dek kaybetmek olmuştu.
Hem de kendi yüzünden.
Durdu.
Yere çöktü.
Yüzüne vuran ışık huzmesine ve çığlık gibi büyüyen sese aldırmadı.
Huzur ona doğru geliyordu.
Önce derin bir acı duydu.
Sonra huzura, “Ona” kavuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder