Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Perşembe, Haziran 17, 2010

Su Perisi...

Suda yaşayan bir su perisi. Kanatları yok uçmak için, sadece yüzüyor. Derin nehirlere dalıp temiz okyanuslarda dolaşıyor. O kadar masum ki, o kadar saf ve temiz ki… Bilmiyor hiç çevresinde olup biten kötülükleri. O kadar bihaber ki etrafından en yakın dostları bile -yani öyle sandıkları- arkasından kuyusunu kazıyor.

O böyle sakin yaşamına devam ederken, bir gün bir ağ atılıyor dolaşıp durduğu denize. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiş olan su perisi ona daha yakından bakabilmek için yaklaşıyor, inceliyor… Gözlerini yeryüzünde açıyor. Oksijenle burada tanışıyor. Güneşin gerçek yüzüyle, ayın yakamozunu görüyor. Suyun altındaki berraklıktan uzak, herkesin, her şeyin gerçek yüzünü görüyor. Oysa sudayken, sahte de olsa her şey çok da güzelken, burada gerçeklerle yüzleşiyor. Kimsenin tanıdığı gibi olmadığını görüyor. Daha da yıkılıyor. Yıkıldıkça nefesi tükeniyor. Sudan ayrıldığı şu az dönemde o kadar çok şey öğreniyor ki hayata dair. Şimdi o temiz, berrak yere asla geri dönemez. Sahte çünkü. Ama burada yalanların içinde de kalamaz. Gözlerini yumuyor. Son kez bir nefes alıyor sahte dünyadan. Ve kanatlarına kavuşuyor. Uçuyor… Tüm güzellik ve kötülükleri ardında bırakarak göğe yükseliyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder