Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Pazar, Şubat 19, 2012

Doğmayan güneşe inat, karanlıktan korkmuyorum artık!

Yapabileceğim çok şey var gibi dursa da, aslında elimden hiçbir şey gelmiyor olması benim suçum olabilir, evet.
Ama aslına yapmam gereken çok da bir şey yokmuş gibi duruyor.
Sadece artık karanlıktan korkmuyorum.
İşin garip tarafı, korkmadığım bir şeyin üstüne de yürümüyorum.
Duruyorum. Sonunda ne olacağı belirsiz bir boşlukta.
Neyin doğru, neyin yanlış, neyim imkansız, neyin acımasız olduğunu pek kestiremesem de, bekliyorum.
Sonun gelmesini.
Ama gelmiyor.
Son sonsuzluğa yüz tutuyor...
Uzuyor karanlıklar.
Oysa bilmiyor, ben artık karanlıktan korkmuyorum..
Ona sonsuza dek bakıp, içinde kendi hayallerimde kaybolabilirim...
Ama asla ona doğru bir adım atmam.
O zannediyor ki ona doğru atmadığım her adımda ben ondan daha çok korkuyorum..
Ama öyle değil işte.
Ben sadece bekliyorum, duruyorum, dikiliyorum.
Belki doğru anın gelmesini, belki onun bana gelmesini...
Huzuru..
Sevgiyi.
Sevilmeyi.
Yeniyi.
Yenisini.
Yeni bir sevgiyi..
Birisini...
Bekliyorum...
Ve bana gelip gelmeyeceğini bilmediğim sonsuz bir karanlıkta, bir siluet olarak karşımda belirmesini içten içce umut ediyorum.
Bu kadar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder