Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Cuma, Mayıs 25, 2012

Olmadı Baştan...

Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? - Nazım Hikmet

Hayat bazen çok böyle değil mi?
İstiyoruz ve olmuyor diye, gözyaşı dökmek niye?
Karşılık beklemeden yapılmalı bence sevmek.
Sadece sevmek.
Nerde okuduğumu anımsayamadığım bir yerde diyordu ki, "ben sadece kendimden emin olabilirim seni sevdiğimden, sen istediğin kadar seni seviyorum de bana bunu kanıtlamayazsın" bu tarz bi yazıydı işte.
Doğru bence.
Sadece sevmekle yükümlüsün.
Karşı tarafa tek bir kelime bile edemezsin.
Etmemelisin de..
Öyle işte...






(anlatmak istediklerimi anlatamadığım çok saçma bir yazı oldu bu evet!)

Perşembe, Mayıs 17, 2012

Yalan olan sevişmelerimizdi...

Sevgi yoktu aramızda, aşk da.
Belki sadece biraz tutku.
Sevgi bende çoktu, aşk da.
Ama ikimizi de çemberine alabilecek kadar çok olmadı hiç bir zamanda.
Ellerimi uzatma amacı onları tutmandı, oysa sen tutmadın.
Gözlerine bakarken içim titremişti, senin hisselerin farklıydı.
Ben sadece sevmek istedim, sen sevişmek.
Ben sonsuzda kadar beraber olalım dedim, sen tek gece.
Sonunda senin istediğin oldu, her şey tek bir gecede son buldu.
Aramızda aşk yoktu, aşk bir tek bende vardı.
Yalan olan sevişmelerimizdi..
Çünkü bir tek onlar sende kaldı...

Çarşamba, Mayıs 09, 2012

İstanbul'da Birikenler...

"Sevgili Günlük" diye başlanabilitesi olan bir yazı olabilir aslında bu.
Zaman hızlı geçti, ben yazı yazamadım özür dilerim falan gibi safsatalarla dolu da olabilir..
Ama hayır.
Hissettiklerim değil de yaşadıklarımı yazacak olmamdan kaynaklanan bir kafa karmaşası da bunu bir "Günlük" yapabilir.

Gün gün değil yazacaklarım.
2 haftalık bir tatil süresini kapsıyor.
2 haftalık mini öykü belki de..
Çok şey sığdırmadım belki bu tatil dediğim aslında sadece gezmek tozmak olan süre zarfına..
Gezdim, yoruldum, eğlendim, aşık oldum, terk ettim-edildim...
Olmayacağını bildiğim bir duaya sadece 1 günlük amintobello dedim...
Sonra geçti.
Zaten çok sevdiğim bir insanla yüzyüze tanıştım.. Daha çok sevdim..
Yeni bir dost edindim.
Kule kule gezip salak prensi arandım, ki aranmayacağıma kendime söz vermişken...
Yine de bulamadım zaten..
Huzur buldum ev yapımı şarap kadehleri dostlarla kalkıp inerken...
Geri dönmeyi hem hiç istemedim, hem de özledim..
Karmaşık duygularla gittiğim İstanbul'dan, daha karmaşık, daha yorgun, ara ara kendinden emin, biraz değişmiş, biraz yenilenmiş döndüm..
Hala İzmir'in sakinliğine alışamadım belki ama, özlediğim ilk şeyin bu olmasını garipsemedim...

Edindiğim dostlar, yaşadığım anılar.. bunları kaydettim..

2 hafta nasıl geçti anlamadan, döndüm ve geri geldim..