Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Salı, Şubat 28, 2012

Belirsizlik

Elinde boş şişeler, etrafa saçılmış abur-cubur parçaları, yağan yağmurun sesi, esen rüzgarın uğultusu, saçlarında biriken yağlar, gözlerinden akmış birbirine karışmış kalem ve rimel, üstünde yırtılmış bir T-shirt...
Nerede, neden, nasıl bir şekilde orada bulunduğunu canlandıramadığı hafızası, gözlerini açtığında dönen başı, bulanan midesi, kendini hareket edemeyecek kadar yorgun hissetmesi...
Hayalinde canlanan danslar, uzaktan gelen bir müzik, sigara dumanı, alkol, kusmuk kokusu, havasızlık hissi, yağmurun sesi...
Bitmek bilmeyen baş ağrısı, bakınıp bulamadığı çantası, sahi kıyafetleri nerede ki?
Bir an önce ayaklanıp oradan çıkma isteği...
Ama başaramaması...



(Uzunca bir zaman sonunda kendimi değil de bir kurguyu yazıyor olmak kadar mutlu eden bir şey olamaz sanırım şu anda sanki.)

Pazar, Şubat 19, 2012

Doğmayan güneşe inat, karanlıktan korkmuyorum artık!

Yapabileceğim çok şey var gibi dursa da, aslında elimden hiçbir şey gelmiyor olması benim suçum olabilir, evet.
Ama aslına yapmam gereken çok da bir şey yokmuş gibi duruyor.
Sadece artık karanlıktan korkmuyorum.
İşin garip tarafı, korkmadığım bir şeyin üstüne de yürümüyorum.
Duruyorum. Sonunda ne olacağı belirsiz bir boşlukta.
Neyin doğru, neyin yanlış, neyim imkansız, neyin acımasız olduğunu pek kestiremesem de, bekliyorum.
Sonun gelmesini.
Ama gelmiyor.
Son sonsuzluğa yüz tutuyor...
Uzuyor karanlıklar.
Oysa bilmiyor, ben artık karanlıktan korkmuyorum..
Ona sonsuza dek bakıp, içinde kendi hayallerimde kaybolabilirim...
Ama asla ona doğru bir adım atmam.
O zannediyor ki ona doğru atmadığım her adımda ben ondan daha çok korkuyorum..
Ama öyle değil işte.
Ben sadece bekliyorum, duruyorum, dikiliyorum.
Belki doğru anın gelmesini, belki onun bana gelmesini...
Huzuru..
Sevgiyi.
Sevilmeyi.
Yeniyi.
Yenisini.
Yeni bir sevgiyi..
Birisini...
Bekliyorum...
Ve bana gelip gelmeyeceğini bilmediğim sonsuz bir karanlıkta, bir siluet olarak karşımda belirmesini içten içce umut ediyorum.
Bu kadar. 

Salı, Şubat 14, 2012

...


Tam olarak sözün bittiği noktaydı.
Gözyaşlarım durana kadar bekledim.
Bu resim o kadar çok şey barındırıyor ki içinde...
Yazılabilecek pek de bir şey yok aslında...

Six feet under izleyin...
O kadar.

Pazartesi, Şubat 13, 2012

Cevaplar kitabı ve ben

Lessien= Aşık olmalı mıyım?
Cevaplar kitabı= Evet.

L= Peki o bana aşık olacak mı?
C= İlk aklına geleni yapma.

L= Peki bu aşkın sonu da hüsran mı olacak?
C= Bir yıl sonra bunun hiç bir önemi kalmayacak.

L= O, benim için doğru insan mı?
C= Çok iyi bir sonuç elde edebilirsin.

L= Aramızdaki mesafe ilişkimize engel olacak mı?
C= Artık bu konuda yeterince deneyimin var.

L= Mutlu olacak mıyız?
C= Ya doğrusunu yap ya da hiç yapma.

L= O bana gelecek mi?
C= Hiç kuşku duyma.

L= Beklemeli miyim?
C= Kurallara uy.

L= Ortak noktalarımız yeterli mi?
C= Evet.

L= Bu sene içerisinde kavuşur muyuz?
C= Bu işi daha sonra ele al.

L= O da benden etkilenmiş mi?
C= İşi sonuçlandırmak için ısrarlı ol.

L= Kitap, bu söylediklerine inanmalı mıyım?
C= Boşuna zamanını harcama.

Umut fakirin ekmeği...

Gemilerim batmış kara veya ak bir denizde.
Önemli değil neresi olduğu.
Batmış gitmiş işte.
İçinde mürettebat...

Kalbimin odacıklarında kimse kalmamış gibi.
Kanı çekilmiş gibi.

Kulaklarımda gereksiz bir uğultu..
Rüzgar mı bu esen?

Gözlerimde bir buğu, gözyaşlarımın sonucu.
Ağlamıyorum.
Esen rüzgarın etkisinden olsa gerek.
Yoksa ben uzun zamandır ağlamıyorum...

İlaçlar bitmiş.
Doktor gelme artık diyor.
"Sen iyisin".

Hayır değilim.
Evet iyiyim belki görünüş olarak ama içimdekileri neden göremiyor kimse.
Ya da ben mi anlatamıyorum gereksinimlerimi...

Sadece sevgi diledim, dilendim, istedim.

Beni olduğum gibi kabul edip sevebilecek birisini.

Şimdi ondan da vazgeçtim.
Mükemmeli aramaktan vazgeçtim.
Aranmaktan vazgeçtim.
Sevmekten, sevilmekten vazgeçtim.

Şimdi tek bir şey istiyorum...
Yağmurun altında şurada olduğu gibi şarkı söyleyebilmek..
Ve çılgınlar gibi dans etmek..

Beklemedeyim...

Cumartesi, Şubat 11, 2012

Platonik

Bazı dönemlerim olur benim böyle platonik takılmayı sevdiğim, ya da platonik takılmak zorunda olduğumdan bu durumu sevdiğim...
Saçma ve de gereksiz biliyorum ama.
Benim de bazı geçiş dönemlerim olur böyle.
Yine uzun zamandır ilhamın gelmemesi, okula sıkılmam, hayata sıkılmam.
Şu an bunları yazarken bile aslında ne yazacağımı bilmiyorum..
Öyle saçmalamış bile olabilirim.
Neyse.
Öyle.