Klasik bir insanım ben,
Klasik hikayeler severim...

Pazartesi, Mart 28, 2011

Ayrılığın -bana göre- 4. ve son aşaması...

Bugün kalbimdeki hükmün kalktığını hissettim.
Uzun zamandır kalbim yorgundu ve bu yüzden aşık olmayı bırak, kimseden hoşlanamıyordum bile.
Ama bugün, uzun zaman sonra ilk defa, kalbim pırpır etti, uçuştu. 
Belki olacak bir şey değil, bilemem.
Ama kalbimin pıpırlanması bile benim için büyük bir adım olduğundan kendimi çok huzurlu hissediyorum.
Yani aslında karmakarışık duygular besliyorum.
Ne hissettiğimi bilmiyorum, kalbim de kafam da karma karışık.
Aslında çok da fazla yazasım da yok...
Öyle bir içimi dökesim geldi..
Döktüm..
Bittii...

Salı, Mart 08, 2011

İzmir' de kar var gerisi yalan...

İzmir'de kar var evet. İzmir'de doğmuş büyümüş, üniversitesine bile İzmir'den gidip gelmiş her insan için bugün burada yağan şey kar arkadaş. Çok mutluyuz, heyecanlıyız, bir o kadar üşüyoruz ve hastayız. İzmirliler alışkın değil böyle kar görsün, soğuk görsün, tipi görsün falan. Havalar biraz soğusun biz üşürüz, hasta oluruz, boğazımız ağrır. Böyleyiz biz. Uzun uzun yıllar kar göremediğimiz içindir bu birazcık atıştırdığında sevinmemiz. Zaten kendimizi de böyle belli ederiz. Başka bir şehirde olsak da kar yağdığında sevinen, uçuşan, coşan, eğlenen İzmirlileriz.

Kısacası İzmir de kar var! Ve neredeyse hepimiz penceremizin başında ellerimiz yukarıya doğru dua eder haldeyiz.

"Tutsa da yarın kartopu oynasak"...

Cumartesi, Mart 05, 2011

Beklerken yenilmek bu olsa gerek...

Önce bekledim.
Durdum sadece bana geleceğin günü bekledim.
Bazen çok uzun bekledim, bazen de çok kısa.
Ama bekledim.
Bana geleceğinden o kadar emindim ki kendimce.
Sadece durdum bekledim.
Gelecektin.
Bunu hissediyordum yüreğimin taa derinlerinde bir yerde.
Gelmeliydin.
Ben bunun için seni seçmiştim kendimce.
Bilemedim aslında senin bana gelmeyecek olduğunu.
Bilemedim ne yapmam gerektiğini.
Sadece beklemeyi seçmiştim oysa ben.
Oysa ki beklemek yetmiyormuş bazen.
Seni bu kadar uzun süre bekleyeceğime belki de ben sana doğru bir adım atmalıydım.
Ama atmadım.
Ben sadece bekledim.
Ben sadece beklemeyi seçtim.
Ama sen bana hiç gelmedin.
Ben hiç boşuna beklediğimi bilmeden seni belki bir ömür bekledim.
Korktuğum yalnızlığımdan kaçmak için senin gelmeni bekledim.
Tabi sen bana gelmeyince ben yalnızlığımla daha bir kaynaştım.
Ondan korkmamaya, ona alışmaya başladım.
Şimdi istesem de sana doğru bir adım atamıyorum elimde olmadan.
Yine de bekliyorum bir umut belki gelirsin.
Ama ben adım atmıyorum yine sana.
Bencilce gelmeni bekliyorum.
Ama bence sen bunu görsen de umursamıyorsun.
Bence sen de benim bir adım atmamı bekliyorsun.
Ne sen bana bir adım geliyorsun ne ben sana.
Belki de olması gereken bu.
Ortada buluşulabilecek bir nokta kalmamış bizim için.
Biz sadece kendimizde kalabilmişiz.
Kendi yalnızlığımızla dost olmaya mahkum olmuşuz.
Biz de böyleymişiz...

Perşembe, Mart 03, 2011

Yoksan eğer..

Oysa sen tutmuştun benim ellerimden bir daha bırakmamak üzere.
Bana söz vermiştin bu sonsuza kadar sürecek diye.
Ama yoksun işte, yoksun.
Bambaşka bir yalnızlığa sürükledin beni.
Neden diye soramıyorum bile sana.
O kadar hızlıca kaybolup gittin ki hayatımdan sana dokunamıyorum bile.
Son kez olsun bakamıyorum gözlerine.
Belki ben, seni benim olmuş zannederken sen aslında bambaşka bir yerdeydin de ben seni bende sandım.
Yanıldım.
Oysa ki ben senin de beni sevdiğini sanmıştım.
Elimi tuttuğuna kendimi o kadar inandırmışım ki, şimdi ellerimin bomboş kalmasına tahammül edemiyorum.
Aniden uyandım ben bu düşten.
Bir anda hayat kabus oluverdi.
Sen artık yoktun bende, ben de sende.
Ne oldu hiç anlamadım.
Hayat hiç beklemediğim kadar saçma bir hal almaya başladı.
Ruhumda dalgalanmalar başladı.
Düşlerim kararmaya, ben yalnızlığa alışmaya başladım.
Kendimi nadasa bıraktım...

Salı, Mart 01, 2011

Oysa ki ben iç dünyamda çok yalnızım...

Uyumadan önce sarılmak istediğim biri var mesela.
Sımsıkı sarılmalı, kendimi güvende hissetmeliyim.
Ama o yanımda değil mesela.
Kim bilir kiminle, kime sarılıyor..
Bildiğim tek şey bana sarılmadığı.
Belki de beni tanımadığı, ya da umursamadığı.
Gün içerisinde kim bilir kaç kişiyle göz göze geliyordur.
Ama o gözler bir tek benimkine bakmıyor nedense.
Görmezden geliyor belki, belki de görmüyor bile gerçekten.
O kadar mı silindim bu dünyadan da görmüyor beni bilmiyorum.
Belki de görmek istemiyor da olabilir.
Canım yanmıyor ama bu defa çok fazla.
Alıştım sanırım artık yok sayılmaya.
Gözlerden uzakta, kendi köşemde, kendi duygularımla yanıp kavrulmaya..
Oysa ben her gün duyuyorum onun sesini.
Sürekli aşktan bahsediyor, sevmekten, kavuşamamanın acısından..
Acı çekiyor o da benim gibi, bunu hissediyorum.
Ama bana değil bu duygular, sanırım onu da biliyorum..
Zaten senin farkında olmayan bir insandan senin için yanıp tutuşmasını nasıl beklersin?


Kafam gerçekten çok karışık bu aralar.
Ne hissetiğimi bile bilemeyecek kadar.
Kendimde olup olmadığımı farkedemeyecek kadar..
Çok fazla uyumak istiyorum.
Uyumadan önce de ona sarılmak...
Ama "O" yok işte....